bugün

entry'ler (10)

boku no hero academia

5-6 gün önce başladığım ve mevcut bütün bölümlerini izlediğim anime. konusu; bir şekilde dünyadaki insanlar süper-güç kazanıyor ve eskiden hayal olan kahramanlık normal bir hale geliyor. baş karakterimiz'in yıllarca hayal kurmasına rağmen herhangi bir yeteneği belirmiyor. (yetenekler de 4 yaşında kendini gösteriyor. yeteneklerin ilk ortaya çıkıtğı zamanda birinin yeteneği olmaması normalken zaman içinde yeteneği olanların birbiriyle evlenmesiyle insanların %80'inin yeteneği oluyor.) bu yüzden okuldaki arkadaşı(izlerken bu nasıl arkadaş diyeceksiniz) baş karakterimize zorbalık yapıyor ve yeteneği olmadığı için hiçbir karşılık veremiyor. barışın sembolü all might(buna kahramanların kahramanı diyebilirsiniz) baş karakterimiz ile karşılaşıyor ve ona kararlılığından dolayı gücünü devretmeye karar veriyor. bu şekilde baş karakterimiz de kahraman oluyor ve en iyi kahraman okulu u.a'ye girip kendini geliştirmeye başlıyor.

the reader

normalde ilk önce kitabı okuduktan sonra filmi izlerim ve uzunca söverim ama bu sefer yapacak bir şeyim olmadığı için ilk önce filmi izlemeyi tercih ettim. sayfa sayılarını karşılaştırdığımızda sefiller'in 2.5 saat, dava'nın 2 saat, anayurt oteli'nin 1.45 ve bu filmin 2 saatlik olması sefiller'de yaşanan felaketin yaşanmasını engellemiş.

kitap ile filmin arasında pek fark göremedim. kitapta dava sırasında babasıyla konuşurken filmde profesör ile konuşuyordu. filmde davadan çok etkilenmesine rağmen kitapta 'ruhsuz' bir şekilde sadece davayı takip ediyordu. davaya giden öğrencilerin toplandığı amfideki tartışmalar da kitapta olmuyordu. sonunda kızına anlattığı bölüm de kitapta yok. kısacası büyük etkisi olacak şeyleri ya korumuşlar ya da muadillerini yaratmışlar.

filmde michael berg ve babasının mesleklerini de söylenmiyordu. berg hukuk tarihçisi, babası da felsefe profesörü. konusu zaten yukarıda anlatılmış.

çok kitap okumanın getirdikleri

stres, merak, bitmeyen okunacak kitaplar listesi.

sessiz ev

orhan pamuk'un okuduğum ilk iki kitabı kara kitap ve kar'da da yaşadığım, %30-40'a gelene kadar sıkıldığım ve sonrasında keşke bitmeseydi dediğim kitabı oldu.

en keyif aldığım bölümler metin'in gözünden okuduğum bölümler oldu. en iyi gördüğüm bölüm de zaten çok uzun tek paragraf ile bitirdiği metin'in bölümü oldu.

babaanne fatma'nın bölümlerini de çok başarılı bir şekilde işlemesine rağmen neden nilgün'ün gözünden bir bölüm okumadığımızı merak ediyorum. okumayı en çok istediğim bölüm o olurdu kesinlikle.

marshall d teach

one piece evreninde karasakal korsanları'nın kaptanı. zeki ve güçlü. planlarını ilmek ilmek dokuyor. şeytan meyvesini yemeden önce beyazsakal korsanları'nın bir üyesiydi. ace beyazsakal korsanlarına katıldığında ve 2. bölük komutanı olarak onun olmasını söylediklerinde ace ilk önce teach'e sen olmak ister misin diye sormuş ve teach hayır direk arka planda kalmayı tercih etmiştir. 4. bölük kaptanı thatch teach'in aradığı şeytan meyvesi yami yami no mi'yi bulduğunda teach onu öldürmüş ve denizde asla çiğnenmesi gereken kuralı çiğnediği için ace onun peşine düşmüştür.

karasakal korsanlarından ilk defa chopper'ın tayfaya katıldığı drum island arc'da bahsetmiştir. drum krallığını mahvetmişlerdir.

shichibukai olmak için 100 milyon beri üstü birini aramış ve luffy'nin yeni posterlerini görmediği için elinden kaçırmış ve hikayenin devamını sağlamıştır.

ace karasakal'ı bulduğunda büyük bir savaş yapmışlar ve ace kaybetmiştir. karasakal onu donanmaya teslim etmiş ve shichibukai olmuştur.

luffy ağabeyini kurtarmak için impel down'a girdiğinde o da oraya girmiş ve tayfasına eklemek için her hücreye hayatta kalanın tayfasına katılabileceğini söylemiştir ve impel down'da büyük bir katliamın yaşanmasına sebep olmuştur.

marineford savaşı'nda savaşın sonlarına doğru katılmış ve beyazsakal'ı öldürerek şu an bilmediğimiz bir şekilde beyazsakal'ın şeytan meyvesi gücü gura gura no mi'yi ele geçirmiştir. beyazsakal kendisine çok yakından saldırmasına rağmen fiziksel olarak dayanıklı olduğunu göstermiş ve sağ kurtulmuştur.

timeskip'den sonra fishman island'da jinbei karasakal korsanları'nın beyazsakal korsanları'nın kalanı ile savaştığını, kazandığını ve karasakal'ın o savaştan sonra yonkou olarak anılmaya başladığını söylemiştir.

ayrıca marineford savaşı'nın sonunda shanks ile karşılaştıklarında shanks'ın sol gözündeki yaradan bahsederek 'bu yara seni iyi göstermiş' demiştir. o yarayı şeytan meyvesi yemeden önce mi yoksa sonra mı olduğunu şu an bilmiyoruz. tahminimce şeytan meyvesini yemeden önce olmuştur ve eğer bu doğruysa teach'in şeytan meyvesi yemeden önce de bir yonkou'ya kafa tutabilecek kadar güçlü olduğunu gösterir.

human instinct

robert winston'un yazdığı kitap ve aynı zamanda bir belgesel. önsözde her şeyi evrimsel psikoloji ile açıklamaya çalışırsak başarısız olacağımızı ve medeniyet dediğimiz şeyin temellerinden birinin içgüdülerimizi bastırmak olduğunu söylüyor.

benim dikkatimi çeken şeyler olarak;

bekaretin neredeyse her kültürde ve erkek bireylerde bu kadar takıntı olmasının sebeplerinden biri olarak, erkeklerin başkasının çocuğunu büyüterek kendi genlerinin bir sonraki kuşağa aktaramaması ve kaynaklarının hepsinin başkasının çocuğunu büyüterek harcama korkusu olduğunu söylüyor.

erkeklerin seks yapmaya takıntı olmasının sebeplerinden biri olarak da kadınları 'tavlayarak' ne kadar sadık olabileceklerini test etmek olduğunu söylüyor. eğer erkek bir kadınla ilk gecede ilişkiye girebiliyorsa içgüdüsel olarak bu kadının iyi bir eş adayı olmayacağını belirtiyor.

eşlerin birbirlerini aldatma korkusunun altında yatan sebep olarak, kadınların eşleri terk ederse çocukları nasıl büyüteceği ve eğer erkek varlıklı ise de o kaynakları kullanmaktan mahrum kalma korkusu, erkekler için de üstte belirttiğim gibi başkasının çocuğunu büyütme korkusu yüzünden bu kadar çok tedirgin ve kontrolcü olduğunu belirtiyor.

kadınlar için eş arama kriterlerinin mevcut zamanda, varlık, yaş ve cesaret (burada unuttuğum bir şeyler olabilir) olduğunu belirtiyor. erkekler kadınları etkilemek için daha fazla 'kahramanlık' yaptığını belirtiyor. amerika'da kahramanlık ödüllerinin %90'ını erkeklerin aldığını söylüyor. erkeğin cesur olması iş hayatında kendisine üst pozisyon ve maaş olarak geleceği ve kadınların da tercih sebeplerinden birinin bu olduğu söylenebilir.

tecavüz konusunda tecavüzün evrimsel olarak avantajı olduğunu, erkeklerin çocuk büyütmekle uğraşmayarak kendi genini bir sonraki kuşağa aktarabilme kolaylığı yüzünden evrimsel geçmişimizde bunun olduğunu belirtiyor. buna karşı argüman olarak da orgazm yaşanmadığı sürece spermlerin yumurtaya tutunma ihtimalinin düşük olduğunu belirtiyor.

timurlenk

kronik'ten beatrice forbes manz'ın aynı isimle çıkan kitabı. kitap timur'un savaşlarının detayını vermekten çok sistemini nasıl kurduğu ve nasıl devam ettirdiğini anlatıyor. timurlenk ismi de farça'da aksak timur anlamına gelen timur-i lang'den geliyor.

kitapta anlatıldığına göre timur'un sistemi kuruşu ve işletişi şu şekilde;

sürekli birbirleriyle savaşan aşiretlere karşı birkaç kere başarısız olduktan sonra timur aşiretler üstü bir lider haline geliyor. aşiretler bunu istemediği için timur'a karşı ayaklanıyor. timur hükümranlığının ilk 15 senesinde aşiretlerin gücünü yavaş yavaş eritmek ve güç toplamak için sürekli diğer ülkeler ile savaşıyor. timur aşiretlerin kendisine karşı komple cephe almasını istemediği için aşiret reislerini kendi eliyle öldürmüyor, kan davalısı olan başka bir aşiret reisine teslim ediyor ve o kişiden bu şekilde kurtuluyor. bunu her zaman yapmıyor. kendisine 3 kere isyan eden bir aşiret reisini ilk iki seferde bastırıp koltuğuna geri oturuyor ve sonuncusunda öldürüyor/öldürtüyor.

timur aşiret reislerine bir seçenek sunuyor, ya kendi ordunun başında kalacaksın ya da aşiretinin. tabii çoğu aşireti seçiyor. timur'un etrafındaki insanlar sahip oldukları her şeyi timur'a borçlular. arkalarında kendisine cephe alacak bir aşiretleri yok. ayrıca bunların sayısı çok fazla (150'ye kadar çıktığını söylüyor) ve altındaki ordunun/bölüğün asker sayısı az olduğu için ciddi bir tehdit oluşturmuyor.

timur kendisinden başka bir güç istemediği için oğulları ya da oğullarından biri güçlenemiyor. oğullarını bir yeri yönetsin diye gönderdiği zaman yanında 3-4 tane güçlü insanı da gönderiyor. bu durum timur'un ölümünden sonra bir oğlunun diğerleri arasından sıyrılabileceği kadar güçlenmesine izin vermediği için 15 yıl iç savaşa sebebiyet veriyor. yani timur'un kurduğu sistemden timur'u çıkarttığınız zaman sistem çöküyor.

timur aileden hükümranlık yetkisi gelmediği için asla kral, padişah vb. unvanlar kullanmıyor, 'emir' ile yetiniyor. ve kendisine meşru bir zemin kazandırmak için bir prenses/sultan ile evleniyor.

kitabı alıp okuma sebebim aslen ankara savaşı'nı merak etmemdi ama kitap sonlarına doğru 1-2 kere bahsedip bitiriyor. bunu anladığımda biraz hayal kırıklığına uğramıştım ama sonrası fazlasıyla memnun etti.

tony tony chopper

one piece evreninde hasır şapka korsanlarının doktorudur. kullandığı hap sayesinde zoan türü şeytan meyvesinin 3 dönüşümünü 7'ye çıkarabilmeyi başarmıştır. seslendiren kişi ve karakteri ile inanılmaz komiktir.

water 7 arc'ın bir kısmında seslendiren kişinin hamile kalması sonucu bir süre başkası tarafından seslendirilmiş ve kulaklarımızın kanamasına sebep olunmuştur.

çok güçlü olmasına rağmen dış görünüşü yüzünden donanma tarafından hasır şapka korsanları'nın evcil hayvanı sanılmış ve enies lobby sonrası ödülü 50 beli, dressrosa sonrası 100 beliye yükselmiştir. tayfada chopper'dan sonraki en yüksek ödül 66 'milyon' beli ile namidedir.

dressrosa arc sonrası ödüller açıklandığında franky benim ödülüm niye bu kadar düşük diye yakındığı sırada chopper'ın ödülü gözükmüş ve franky tarafından 'en azından onun endişelenecek bir şeyi' yok diye bir nevi dalga geçilmiştir.

amazon kindle paperwhite

amazon kindle paperwhite 3 (2015) iki yıldır kullanmakta olduğum cihaz. taşınacaksa kılıfsız kullanmayı kesinlikle tavsiye etmiyorum, ekranı ve çerçeveleri çok kolay çiziliyor. şarjı her zaman düşük ışıkta kullanırsanız bir aydan fazla gidebiliyor. alıştıktan sonra kitap sayfaları bile gözü yorabiliyor ki e-ink teknolojisinden allah razı olsun.

kitap dönüştürme işlemi ilk alındığında 10-20 dk uğraştırıyor ama alışıldığında bir dakikada halledilebiliyor. azw3 formatına çevirirseniz kindle'ı bilgisayarınıza bağlamanız gerekiyor. mobi formatına çevirirseniz send to kindle ile cloud üzerinden cihaza gönderebiliyorsunuz ve cihazdan silseniz bile tekrar göndermeye gerek kalmadan cihazın içinden indirebiliyorsunuz kitabı. epub olarak da yükleyebilirsiniz kitapları ama mobi ve azw3'de yaptığınız değişikleri yapamıyorsunuz. pdf dosyaları açıyor ama asla epub kalitesi alamıyorsunuz ve okumaya çalışmak insanı daha da çok yoruyor. pdf için hala tablet ve bilgisayar, hatta telefon çok çok daha iyi. pdfleri uğraşarak iyi bir epub haline getirebilirsiniz ama harf hatalarından kurtulamazsanız. her pdf'i epub'a çevirmeye çalışmak da böyle bir cihazın alınmasını anlamsız kılar.

altını çizdiğiniz kısımlar tek bir dosyada toplanıyor ve sırayla birikiyor. bölüm bölüm ayrılmadığı için geçmişe gidip bulmak zor olabiliyor. uzun zaman kullandıysanız my clippings dosyası içinde aramak yerine kitabın içinde aramak çok daha kolay olabiliyor.

depolaması 4gb, ben tamamını dolduracak kadar kitap yüklemedim ama 2 gb'ı geçenler donma sıkıntısı yaşadıklarını söylemişti diye hatırlıyorum kindle türkiye grubunda. zaten cloud olduğu için boş yere cihazda tutmanıza da gerek yok.

cloud'a attığınız kitapları amazon kindle uygulamasını kullanarak telefondan da okumaya devam edebilirsiniz. wifiyi açık tutarsanız kaldığınız kısımı aramak zorunda kalmadan devam edersiniz. daha sonra kindle'a geçtiğinizde yine kaldığınız yeri aramaya gerek kalmıyor.

45 dereceden ışık veren masa lambası kullandığım zaman yansıtmayı engelleyebiliyordum ama dik ışık veren masa lambası kullanmaya başladığımdan beri bu sorunu çözemedim.

ışıklandırma anladığım kadarıyla ekranın altında değil yanlarda konumlandırılmış. ışık gözünüze dik gelmiyor. 24 katmanlı ışık ayarı var ama bana 12 yetiyor, çok geldiği zamanlar bile oluyor.

ışıklı olsun diye bir kuralınız ya da bütçeniz yoksa bir alt modeli alabilirsiniz. işinizi rahatça görür, o da sizi pişman etmez.

amazon'un çıkardığı bookerly formatını başında değiştirmediğim için çok alıştım ve bilgisayardan pdf'e çevirdiğim epubları bile bu formatta okuyorum.

font büyüklüğü 14 katmanlı. 6 ve üzeri bir değerde tutulduğunda sürekli sayfa değiştireceğiniz için şarj daha çabuk bitebiliyor. ben ilk zamanlarda 2'de kullanıyordum ama gözlerimi yorduğu için 4'e geçtim ve gayet ideal. ama 2'ye göre şarj konusunda farkı hissettiğimi söyleyebilirim.

ben 'kitap kokusu bir başkadır'a inanmıyorum. kitap okunacaksa her türlü okunur, bahane aramaya gerek yok.

bu kadar övdüm ama basılı kitapta da yaşadığım bir sıkıntı yaşamaya başladım. masaya olduğu gibi koyarsanız uzun süre eğilmez zorunda kalıyorsunuz ve sırt ağrılarına sebep oluyor. ben bu yüzden yaklaşık 8 aydır bilgisayardan okumaya devam ediyorum. sumatra pdf'de arka plan rengini bej yaptım ve windows 10'da gece ışığı ayarını açarak rahat rahat kitap okuyabiliyorum. calibre'ye bookerly fontunu ekledim ve o fontu da kullanmaya devam ediyorum.

benim yaşadığım sıkıntıyı yaşamayacak, engel olabilecek ya da sorun olmayacak birine kesinlikle tavsiye ediyorum. fiyatlar daha da artmadan bir an önce edinsinler. ben 400 liraya aldım, şu an 600 lira. kitap dönüştürme işlemleri için korkmasınlar. ilk başta fazla yüklersiniz, tek tek uğraşmak zorunda kalmazsınız. masa lambam ile birlikte en sevdiğim eşyam. yanımda olmaları bile bana mutluluk veriyor.

aokiji

en son karasakal korsanlarına katılmış eski denizci amirali. dressrosa arc'da corrida kolezyumunda jesus burgess karasakal ile konuşurken ve arc'ın sonunda fleet admiral sakazuki marijois'de goroseiler ile konuşurken bize haberi verilen olay. animenin sonunda karasakal korsanlarının hasır şapka korsanları ile karşı karşıya geleceğini varsayarsak rakibinin kimin olacağını fazlasıyla merak ediyorum. belirli olan 3-4 tanesi hariç kim kimle dövüşecek şu an belli değil. hasırşapka korsanlarında en azından animede herhangi bir logia türü şeytan meyvesi olan biri yok. tayfaya katılacakların en az birinde logia şeytan meyvesi yemiş biri ve aokiji'ye rakip olacak kadar güçlü olması inanılmaz bir seyir zevki yaşatacaktır. eğer oda sensei böyle düşünmüyorsa da mevcut tayfada kiminle karşılaşacağını fazlasıyla merak ediyorum.